Skip to main content

قَالَ بَصُرْتُ بِمَا لَمْ يَبْصُرُوْا بِهٖ فَقَبَضْتُ قَبْضَةً مِّنْ اَثَرِ الرَّسُوْلِ فَنَبَذْتُهَا وَكَذٰلِكَ سَوَّلَتْ لِيْ نَفْسِيْ   ( طه: ٩٦ )

He said
قَالَ
dedi ki
"I perceived
بَصُرْتُ
ben gördüm
what
بِمَا
şeyleri
not they perceive
لَمْ يَبْصُرُوا۟
onların görmedikleri
in it
بِهِۦ
onda
so I took
فَقَبَضْتُ
sonra aldım
a handful
قَبْضَةً
bir avuç
from (the) track
مِّنْ أَثَرِ
eserinden
(of) the Messenger
ٱلرَّسُولِ
Elçinin
then threw it
فَنَبَذْتُهَا
ve onu attım
and thus
وَكَذَٰلِكَ
ve böyle (yapmayı)
suggested
سَوَّلَتْ
hoş gösterdi
to me
لِى
bana
my soul"
نَفْسِى
nefsim

ḳâle beṣurtü bimâ lem yebṣurû bihî feḳabaḍtü ḳabḍatem min eŝeri-rrasûli fenebeẕtühâ vekeẕâlike sevvelet lî nefsî. (Ṭāʾ Hāʾ 20:96)

Diyanet Isleri:

Samiri: "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı" dedi.

English Sahih:

He said, "I saw what they did not see, so I took a handful [of dust] from the track of the messenger and threw it, and thus did my soul entice me." ([20] Taha : 96)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Samiri, onların görmediklerini gördüm ben, sana gelen elçi meleğin izinden bir avuç toprak aldım, eriyen külçeye attım onu ve nefsim, bu işi bana böylece hoş gösterdi dedi.