يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْدِيْهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحِيْطُوْنَ بِهٖ عِلْمًا ( طه: ١١٠ )
He knows
يَعْلَمُ
O bilir
what
مَا
olanı
(is) before them
بَيْنَ
arasında (önlerinde)
(is) before them
أَيْدِيهِمْ
ellerinin (önlerinde)
and what
وَمَا
ve olanı
(is) behind them
خَلْفَهُمْ
arkalarında
while not
وَلَا
ve
they encompass
يُحِيطُونَ
onlar ise kavrayamazlar
it
بِهِۦ
O'nu
(in) knowledge
عِلْمًا
bilgice
ya`lemü mâ beyne eydîhim vemâ ḫalfehüm velâ yüḥîṭûne bihî `ilmâ. (Ṭāʾ Hāʾ 20:110)
Diyanet Isleri:
Allah onların geçmişlerini de, geleceklerini de bilir. Onların hiçbirinin ilmi ise O'nu kuşatamaz.
English Sahih:
He [i.e., Allah] knows what is [presently] before them and what will be after them, but they do not encompass it [i.e., what He knows] in knowledge. ([20] Taha : 110)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Önlerinde ne varsa onu da bilir, artlarında ne varsa onu da ve onların bilgisi, bunu ihata edemez.