ḳâle lehüm mûsâ veyleküm lâ tefterû `ale-llâhi keẕiben feyüsḥiteküm bi`aẕâb. veḳad ḫâbe meni-fterâ.
Musa onlara: "Size yazıklar olsun! Allah'a karşı yalan uydurmayın, yoksa sizi azabla yok eder. Allah'a iftira eden hüsrana uğrar" dedi.
fetenâza`û emrahüm beynehüm veeserrü-nnecvâ.
Sihirbazlar işi aralarında tartıştılar ve konuşmalarını gizli tuttular.
ḳâlû in hâẕâni lesâḥirâni yürîdâni ey yuḫricâküm min arḍiküm bisiḥrihimâ veyeẕhebâ biṭarîḳatikümü-lmüŝlâ.
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler.
feecmi`û keydeküm ŝümme-'tû ṣaffâ. veḳad efleḥa-lyevme meni-sta`lâ.
Musa ile Harun'u göstererek: "Bu iki sihirbaz, sihirleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak, sizin en üstün dininizi ortadan kaldırmak istiyorlar; onun için tuzaklarınızı bir araya getirin, sonra sırayla gelin. Bugün üstün gelen başarıya erecektir" dediler.
ḳâlû yâ mûsâ immâ en tülḳiye veimmâ en nekûne evvele men elḳâ.
"Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy, ya da önce biz koyalım" dediler.
ḳâle bel elḳû. feiẕâ ḥibâlühüm ve`iṣiyyühüm yüḫayyelü ileyhi min siḥrihim ennehâ tes`â.
Musa: "Siz koyun" dedi. Hemen, değnekleri ve ipleri, sihirleri yüzünden, Musa'ya sanki yürüyorlarmış gibi geldi.
feevcese fî nefsihî ḫîfetem mûsâ.
Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.
ḳulnâ lâ teḫaf inneke ente-l'a`lâ.
"Korkma, sen muhakkak daha üstünsün" dedik.
veelḳi mâ fî yemînike telḳaf mâ ṣane`û. innemâ ṣane`û keydü sâḥir. velâ yüfliḥu-ssâḥiru ḥayŝü etâ.
"Sağ elindekini at da onların yaptıklarını yutsun, yaptıkları sadece sihirbaz düzenidir. Sihirbaz nereden gelirse gelsin başarı kazanamaz."
feülḳiye-sseḥaratü sücceden ḳâlû âmennâ birabbi hârûne vemûsâ.
Sonunda sihirbazlar: "Biz Musa ve Harun'un Rabbine inandık" deyip secdeye kapandılar.