felemmâ etâhâ nûdiye yâ mûsâ.
Musa ateşin yanına gelince: "Ey Musa!" diye seslenildi:
innî ene rabbüke faḫla` na`leyk. inneke bilvâdi-lmüḳaddesi ṭuvâ.
"Ben şüphesiz senin Rabbinim; ayağındakileri çıkar; çünkü sen, kutsal bir vadi olan Tuva'dasın."
veene-ḫtertüke festemi` limâ yûḥâ.
"Ben seni seçtim; artık vahyolunanları dinle."
innenî ene-llâhü lâ ilâhe illâ ene fa`büdnî veeḳimi-ṣṣalâte liẕikrî.
"Şüphesiz Ben Allah'ım, Benden başka tanrı yoktur; Bana kulluk et; Beni anmak için namaz kıl."
inne-ssâ`ate âtiyetün ekâdü uḫfîhâ litüczâ küllü nefsim bimâ tes`â.
Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, zamanını gizli tuttuğum kıyamet mutlaka gelecektir.
felâ yeṣuddenneke `anhâ mel lâ yü'minü bihâ vettebe`a hevâhü feterdâ.
"Buna inanmayan ve hevesine uyan kimse seni ondan alıkoymasın, yoksa helak olursun."
vemâ tilke biyemînike yâ mûsâ.
"Ey Musa! Sağ elindeki nedir?"
ḳâle hiye `aṣây. etevekkeü `aleyhâ veehüşşü bihâ `alâ ganemî veliye fîhâ meâribü uḫrâ.
Musa: "O benim değneğimdir, ona dayanırım, onunla davarıma yaprak silkerim, ondan daha birçok işlerde faydalanırım" dedi.
ḳâle elḳihâ yâ mûsâ.
Allah: "Ey Musa! Bırak onu" dedi.
feelḳâhâ feiẕâ hiye ḥayyetün tes`â.
Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi.