Skip to main content

اِنَّ الَّذِيْنَ كَفَرُوْا سَوَاۤءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُوْنَ  ( البقرة: ٦ )

Indeed
إِنَّ
elbette
those who
ٱلَّذِينَ
ki
disbelieve[d]
كَفَرُوا۟
inkar edenler
(it) is same
سَوَآءٌ
eşittir
to them
عَلَيْهِمْ
onlara
whether you warn them
ءَأَنذَرْتَهُمْ
onları uyarman
or
أَمْ
yada
not you warn them
لَمْ تُنذِرْهُمْ
uyarmasan da
not they believe
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmazlar

inne-lleẕîne keferû sevâün `aleyhim eenẕertehüm em lem tünẕirhüm lâ yü'minûn. (al-Baq̈arah 2:6)

Diyanet Isleri:

Şüphe yok ki, inkar edenleri, başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

English Sahih:

Indeed, those who disbelieve – it is all the same for them whether you warn them or do not warn them – they will not believe. ([2] Al-Baqarah : 6)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Kafir olanlara gelince: İster korkut onları, ister korkutma, birdir; inanmazlar.