اُولٰۤىِٕكَ الَّذِيْنَ اشْتَرَوُا الضَّلٰلَةَ بِالْهُدٰىۖ فَمَا رَبِحَتْ تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوْا مُهْتَدِيْنَ ( البقرة: ١٦ )
Those
أُو۟لَٰٓئِكَ
işte onlar
(are) the ones who bought
ٱلَّذِينَ ٱشْتَرَوُا۟
satın aldılar
[the] astraying
ٱلضَّلَٰلَةَ
sapıklığı
for [the] guidance
بِٱلْهُدَىٰ
hidayet karşılığında
So not
فَمَا
etmedi
profited
رَبِحَت
kâr
their commerce
تِّجَٰرَتُهُمْ
ticaretleri
and not
وَمَا
ve değildir
were they
كَانُوا۟
olanlardan
guided-ones
مُهْتَدِينَ
doğru yolu bulan
ülâike-lleẕîne-şteravu-ḍḍalâlete bilhüdâ. femâ rabiḥat ticâratühüm vemâ kânû mühtedîn. (al-Baq̈arah 2:16)
Diyanet Isleri:
Onlar, doğruluk yerine sapıklığı aldılar da alışverişleri kar getirmedi; doğru yolu bulamamışlardı.
English Sahih:
Those are the ones who have purchased error [in exchange] for guidance, so their transaction has brought no profit, nor were they guided. ([2] Al-Baqarah : 16)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlardır doğru yolu satıp azgınlığı alanlar. Alışverişlerinden faydalanmadıkları gibi bir kazanç yolu da tutmamışlardır.