تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَّا كَسَبْتُمْ ۚ وَلَا تُسْـَٔلُوْنَ عَمَّا كَانُوْا يَعْمَلُوْنَ ( البقرة: ١٣٤ )
This
تِلْكَ
onlar
(was) a community
أُمَّةٌ
bir ümmetti
(which)
قَدْ
elbette
has passed away
خَلَتْۖ
gelip geçti
for it
لَهَا
kendilerine
what
مَا
şeyler
it earned
كَسَبَتْ
onların kazandıkları
and for you
وَلَكُم
size aittir
what
مَّا
şeyler
you earned
كَسَبْتُمْۖ
sizin kazandıklarınız
And not you will be asked
وَلَا تُسْـَٔلُونَ
siz sorulmazsınız
about what
عَمَّا
şeyden
they used to
كَانُوا۟
oldukları
do
يَعْمَلُونَ
onların yapıyor
tilke ümmetün ḳad ḫalet. lehâ mâ kesebet veleküm mâ kesebtüm. velâ tüs'elûne `ammâ kânû ya`melûn. (al-Baq̈arah 2:134)
Diyanet Isleri:
Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.
English Sahih:
That was a nation which has passed on. It will have [the consequence of] what it earned, and you will have what you have earned. And you will not be asked about what they used to do. ([2] Al-Baqarah : 134)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Onlar birer ümmetti, gelip geçtiler. Onların kazançları kendilerine, sizin kazancınız size. Onların yaptıkları sizden sorulmaz.