Skip to main content

اِنَّآ اَرْسَلْنٰكَ بِالْحَقِّ بَشِيْرًا وَّنَذِيْرًاۙ وَّلَا تُسْـَٔلُ عَنْ اَصْحٰبِ الْجَحِيْمِ  ( البقرة: ١١٩ )

Indeed We!
إِنَّآ
doğrusu biz
[We] have sent you
أَرْسَلْنَٰكَ
seni gönderdik
with the truth
بِٱلْحَقِّ
gerçekle
(as) a bearer of good news
بَشِيرًا
müjdeleyici
and (as) a warner
وَنَذِيرًاۖ
ve uyarıcı olarak
And not
وَلَا
değilsin
you will be asked
تُسْـَٔلُ
sen sorumlu
about (the) companions
عَنْ أَصْحَٰبِ
halkından
(of) the blazing Fire
ٱلْجَحِيمِ
cehennem

innâ erselnâke bilḥaḳḳi beşîrav veneẕîrav velâ tüs'elü `an aṣḥâbi-lceḥîm. (al-Baq̈arah 2:119)

Diyanet Isleri:

Doğrusu Biz, seni hak ile, müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Sen, cehennemliklerden sorumlu tutulmayacaksın.

English Sahih:

Indeed, We have sent you, [O Muhammad], with the truth as a bringer of good tidings and a warner, and you will not be asked about the companions of Hellfire. ([2] Al-Baqarah : 119)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Şüphe yok ki biz, seni dosdoğru bir müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik, zaten sen, o cehennemliklerden sorumlu da değilsin.