Skip to main content

وَجَعَلَنِى
ve beni kıldı
مُبَارَكًا
bereketli
أَيْنَ
nerede
مَا كُنتُ
olursam
وَأَوْصَٰنِى
ve bana emretti
بِٱلصَّلَوٰةِ
namaz kılmayı
وَٱلزَّكَوٰةِ
ve zekat vermeyi
مَا دُمْتُ
olduğum sürece
حَيًّا
sağ

vece`alenî mübâraken eyne mâ künt. veevṣânî biṣṣalâti vezzekâti mâ dümtü ḥayyâ.

Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.

Tefsir

وَبَرًّۢا
ve iyilik eder (kıldı)
بِوَٰلِدَتِى
anneme
وَلَمْ يَجْعَلْنِى
ve beni yapmadı
جَبَّارًا
bir zorba
شَقِيًّا
baş kaldıran

veberram bivâlidetî. velem yec`alnî cebbâran şeḳiyyâ.

Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.

Tefsir

وَٱلسَّلَٰمُ
ve esenlik verilmiştir
عَلَىَّ
bana
يَوْمَ
gün
وُلِدتُّ
doğduğum
وَيَوْمَ
ve gün
أَمُوتُ
öleceğim
وَيَوْمَ
ve gün
أُبْعَثُ
kaldırılacağım
حَيًّا
diri olarak

vesselâmü `aleyye yevme vulittü veyevme emûtü veyevme üb`aŝü ḥayyâ.

Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekat vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun" dedi.

Tefsir

ذَٰلِكَ
işte
عِيسَى
Îsa
ٱبْنُ
oğlu
مَرْيَمَۚ
Meryem
قَوْلَ
söz
ٱلْحَقِّ
gerçek
ٱلَّذِى فِيهِ
hakkında
يَمْتَرُونَ
şüphe edip ayrılığa düştükleri

ẕâlike `îse-bnü meryem. ḳavle-lḥaḳḳi-lleẕî fîhi yemterûn.

İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa gerçek söze göre budur.

Tefsir

مَا كَانَ
yakışmaz
لِلَّهِ
Allah'a
أَن يَتَّخِذَ
edinmek
مِن
hiçbir
وَلَدٍۖ
çocuk
سُبْحَٰنَهُۥٓۚ
O'nun şanı yücedir
إِذَا
zaman
قَضَىٰٓ
hükmettiği
أَمْرًا
bir işi
فَإِنَّمَا
sadece
يَقُولُ
der
لَهُۥ
ona
كُن
ol!
فَيَكُونُ
(o da) olur

mâ kâne lillâhi ey yetteḫiẕe miv veledin sübḥâneh. iẕâ ḳaḍâ emran feinnemâ yeḳûlü lehû kün feyekûn.

Allah çocuk edinmez, O münezzehtir. Bir işin olmasına hükmederse ona ancak "Ol" der, o da olur.

Tefsir

وَإِنَّ
ve şüphesiz
ٱللَّهَ
Allah
رَبِّى
benim Rabbimdir
وَرَبُّكُمْ
ve sizin Rabbinizdir
فَٱعْبُدُوهُۚ
O'na kulluk edin
هَٰذَا
işte budur
صِرَٰطٌ
yol
مُّسْتَقِيمٌ
dosdoğru

veinne-llâhe rabbî verabbüküm fa`büdûh. hâẕâ ṣirâṭum müsteḳîm.

"Doğrusu Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin, bu doğru yoldur."

Tefsir

فَٱخْتَلَفَ
ayrılığa düştüler
ٱلْأَحْزَابُ
hizipler
مِنۢ بَيْنِهِمْۖ
kendi aralarından
فَوَيْلٌ
artık vay haline
لِّلَّذِينَ
kimselerin
كَفَرُوا۟
inkar eden
مِن
ötürü
مَّشْهَدِ
görmekten
يَوْمٍ
bir günü
عَظِيمٍ
büyük

faḫtelefe-l'aḥzâbü mim beynihim. feveylül lilleẕîne keferû mim meşhedi yevmin `ażîm.

Fırkalar, kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görecek kafirlerin haline!

Tefsir

أَسْمِعْ
ne güzel işitirler
بِهِمْ
onlar
وَأَبْصِرْ
ne güzel görürler
يَوْمَ
gün
يَأْتُونَنَاۖ
bize geldikleri
لَٰكِنِ
ama
ٱلظَّٰلِمُونَ
zalimler
ٱلْيَوْمَ
bugün
فِى
içindedirler
ضَلَٰلٍ
sapıklık
مُّبِينٍ
apaçık

esmi` bihim veebṣir yevme ye'tûnenâ lâkini-żżâlimûne-lyevme fî ḍalâlim mübîn.

Bize geldikleri gün neler görüp neler işitecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.

Tefsir

وَأَنذِرْهُمْ
onları uyar
يَوْمَ
gününe (karşı)
ٱلْحَسْرَةِ
hasret
إِذْ
o zaman
قُضِىَ
hükmedilir
ٱلْأَمْرُ
işe
وَهُمْ
onlar
فِى
içinde iken
غَفْلَةٍ
gaflet
وَهُمْ
ve onlar
لَا يُؤْمِنُونَ
iman etmezlerken

veenẕirhüm yevme-lḥasrati iẕ ḳuḍiye-l'emr. vehüm fî gafletiv vehüm lâ yü'minûn.

Hala gaflet içinde bulunanları ve hala inanmayanları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar.

Tefsir

إِنَّا
ancak biz
نَحْنُ
biz
نَرِثُ
varis oluruz
ٱلْأَرْضَ
dünyaya
وَمَنْ
ve bulunanlara
عَلَيْهَا
onun üzerinde
وَإِلَيْنَا
ve bize
يُرْجَعُونَ
döndürülürler

innâ naḥnü neriŝü-l'arḍa vemen `aleyhâ veileynâ yürce`ûn.

Şüphesiz Biz bütün yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara varis olacağız. Onlar Bize döneceklerdir.

Tefsir