Skip to main content

اٰتُوْنِيْ زُبَرَ الْحَدِيْدِۗ حَتّٰىٓ اِذَا سَاوٰى بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انْفُخُوْا ۗحَتّٰىٓ اِذَا جَعَلَهٗ نَارًاۙ قَالَ اٰتُوْنِيْٓ اُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْرًا ۗ  ( الكهف: ٩٦ )

Bring me
ءَاتُونِى
bana getirin
sheets
زُبَرَ
kütleleri
(of) iron"
ٱلْحَدِيدِۖ
demir
until
حَتَّىٰٓ
o kadar ki
when he (had) leveled
إِذَا سَاوَىٰ
aynı seviyeye getirince
between
بَيْنَ
arasını
the two cliffs
ٱلصَّدَفَيْنِ
iki dağın
he said
قَالَ
dedi
"Blow"
ٱنفُخُوا۟ۖ
üfleyin!
until
حَتَّىٰٓ
nihayet
when he made it
إِذَا جَعَلَهُۥ
onu sokunca
fire
نَارًا
bir ateş haline
he said
قَالَ
dedi
"Bring me
ءَاتُونِىٓ
getirin bana
I pour
أُفْرِغْ
dökeyim
over it
عَلَيْهِ
üzerine
molten copper"
قِطْرًا
erimiş katran

âtûnî zübera-lḥadîd. ḥattâ iẕâ sâvâ beyne-ṣṣadefeyni ḳâle-nfüḫû. ḥattâ iẕâ ce`alehû nâran ḳâle âtûnî üfrig `aleyhi ḳiṭrâ. (al-Kahf 18:96)

Diyanet Isleri:

"Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin" dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: "Körükleyin" dedi. Demirler akkor haline gelince; "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim" dedi.

English Sahih:

Bring me bars of iron" – until, when he had leveled [them] between the two mountain walls, he said, "Blow [with bellows]," until when he had made it [like] fire, he said, "Bring me, that I may pour over it molten copper." ([18] Al-Kahf : 96)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Siz bana demir parçaları getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsavi olunca üfleyin dedi. Onu ateş haline sokunca da getirin de dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim.