وَبِالْحَقِّ اَنْزَلْنٰهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَۗ وَمَآ اَرْسَلْنٰكَ اِلَّا مُبَشِّرًا وَّنَذِيْرًاۘ ( الإسراء: ١٠٥ )
And with the truth
وَبِٱلْحَقِّ
ve hak olarak
We sent it down
أَنزَلْنَٰهُ
biz o(Kur'a)nı indirdik
and with the truth
وَبِٱلْحَقِّ
ve hak ile
it descended
نَزَلَۗ
inmiştir
And not We sent you
وَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ
seni göndermedik
except
إِلَّا
dışında
(as) a bearer of glad tidings
مُبَشِّرًا
müjdeleyici olmak
and a warner
وَنَذِيرًا
ve uyarıcı olmak
vebilḥaḳḳi enzelnâhü vebilḥaḳḳi nezel. vemâ erselnâke illâ mübeşşirav veneẕîrâ. (al-ʾIsrāʾ 17:105)
Diyanet Isleri:
Kuran'ı ancak hak olarak indirdik ve o da indiği gibi hak olarak kaldı. Seni de yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
English Sahih:
And with the truth We have sent it [i.e., the Quran] down, and with the truth it has descended. And We have not sent you, [O Muhammad], except as a bringer of good tidings and a warner. ([17] Al-Isra : 105)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Ve biz Kur'an'ı hak ve gerçek olarak indirdik, o da hak ve gerçek hükümlerle indi ve seni de ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.