Skip to main content

فَلَمَّآ اَنْ جَاۤءَ الْبَشِيْرُ اَلْقٰىهُ عَلٰى وَجْهِهٖ فَارْتَدَّ بَصِيْرًاۗ قَالَ اَلَمْ اَقُلْ لَّكُمْۙ اِنِّيْٓ اَعْلَمُ مِنَ اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُوْنَ  ( يوسف: ٩٦ )

Then when
فَلَمَّآ
zaman
[that] arrived
أَن جَآءَ
geldiği
the bearer of glad tidings
ٱلْبَشِيرُ
müjdeci
he cast it
أَلْقَىٰهُ
koyunca
over
عَلَىٰ
üzerine
his face
وَجْهِهِۦ
yüzü
then returned (his) sight
فَٱرْتَدَّ
derhal
then returned (his) sight
بَصِيرًاۖ
görür oldu
He said
قَالَ
dedi ki
"Did not I say
أَلَمْ أَقُل
demedim mi?
to you
لَّكُمْ
size
indeed, I
إِنِّىٓ
elbett ben
[I] know
أَعْلَمُ
bilirim
from Allah
مِنَ ٱللَّهِ
Allahtan
what
مَا
şeyleri
not you know?"
لَا تَعْلَمُونَ
sizin bilmediğiniz

felemmâ en câe-lbeşîru elḳâhü `alâ vechihî fertedde beṣîrâ. ḳâle elem eḳul leküm innî a`lemü mine-llâhi mâ lâ ta`lemûn. (Yūsuf 12:96)

Diyanet Isleri:

Müjdeci gelip, gömleği Yakub'un yüzüne bırakınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine Yakub "Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim?" dedi.

English Sahih:

And when the bearer of good tidings arrived, he cast it over his face, and he returned [once again] seeing. He said, "Did I not tell you that I know from Allah that which you do not know?" ([12] Yusuf : 96)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Müjdeci gelip de gömleği gözlerine sürünce Yakup'un gözleri açıldı, görmeye başladı. Demedim mi size, şüphe yok ki Allah bana bildirmiştir, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim ben dedi.