لَقَدْ
elbette
كَانَ فِى
vardır
قَصَصِهِمْ
onların hikayelerinde
عِبْرَةٌ
ibret
لِّأُو۟لِى
sahipleri için
ٱلْأَلْبَٰبِۗ
akıl
مَا كَانَ
(bu) değildir
حَدِيثًا
bir söz
يُفْتَرَىٰ
uydurulacak
وَلَٰكِن
ancak
تَصْدِيقَ
doğrulanmasıdır
ٱلَّذِى
kimsenin
بَيْنَ يَدَيْهِ
kendinden öncekinin
وَتَفْصِيلَ
ve açıklamasıdır
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şeyin
وَهُدًى
ve bir hidayettir
وَرَحْمَةً
ve rahmettir
لِّقَوْمٍ
toplumlar için
يُؤْمِنُونَ
inanan
leḳad kâne fî ḳaṣaṣihim `ibratül liüli-l'elbâb. mâ kâne ḥadîŝey yüfterâ velâkin taṣdîḳa-lleẕî beyne yedeyhi vetefṣîle külli şey'iv vehüdev veraḥmetel liḳavmiy yü'minûn.
And olsun ki, peygamberlerin kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Kuran uydurulabilen bir söz değildir. Fakat kendinden önceki Kitapları tasdik eden, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir.