وَلَمَّا جَاۤءَ اَمْرُنَا نَجَّيْنَا هُوْدًا وَّالَّذِيْنَ اٰمَنُوْا مَعَهٗ بِرَحْمَةٍ مِّنَّاۚ وَنَجَّيْنٰهُمْ مِّنْ عَذَابٍ غَلِيْظٍ ( هود: ٥٨ )
And when
وَلَمَّا
ve ne zaman ki
came
جَآءَ
gelince
Our command
أَمْرُنَا
emrimiz
We saved
نَجَّيْنَا
kurtardık
Hud
هُودًا
Hud'u
and those who
وَٱلَّذِينَ
ve kimseleri
believed
ءَامَنُوا۟
iman eden(leri)
with him
مَعَهُۥ
beraberindeki
by a Mercy
بِرَحْمَةٍ
bir rahmetle
from Us
مِّنَّا
bizden
and We saved them
وَنَجَّيْنَٰهُم
ve onları koruduk
from a punishment
مِّنْ عَذَابٍ
bir azaptan
severe
غَلِيظٍ
kaskatı
velemmâ câe emrunâ necceynâ hûdev velleẕîne âmenû me`ahû biraḥmetim minnâ. venecceynâhüm min `aẕâbin galîż. (Hūd 11:58)
Diyanet Isleri:
Buyruğumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananları, rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azabdan koruduk.
English Sahih:
And when Our command came, We saved Hud and those who believed with him, by mercy from Us; and We saved them from a harsh punishment. ([11] Hud : 58)
1 Abdulbaki Gölpınarlı
Emrimiz gelince Hud'u ve onunla beraber bulunan inanmış kişileri, bizden bir rahmet olarak kurtardık ve onlara ağır bir azaptan necat verdik.