Skip to main content

قَالُوْا يٰنُوْحُ قَدْ جَادَلْتَنَا فَاَ كْثَرْتَ جِدَالَنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَآ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصّٰدِقِيْنَ  ( هود: ٣٢ )

They said
قَالُوا۟
dediler ki
"O Nuh!
يَٰنُوحُ
Ey Nuh
Indeed
قَدْ
muhakkak
you disputed with us
جَٰدَلْتَنَا
bizimle tartıştın
and you (have been) frequent
فَأَكْثَرْتَ
çok ileri gittin
(in) dispute with us
جِدَٰلَنَا
bizimle tartışmanda
So bring us
فَأْتِنَا
getir bakalım
what
بِمَا
şeyi
you threaten us (with)
تَعِدُنَآ
bize vaadettiğin
if
إِن
eğer
you are
كُنتَ
isen
of the truthful"
مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
doğru sözlülerden

ḳâlû yâ nûḥu ḳad câdeltenâ feekŝerte cidâlenâ fe'tinâ bimâ te`idünâ in künte mine-ṣṣâdiḳîn. (Hūd 11:32)

Diyanet Isleri:

"Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın; hem de çok tartıştın. Doğru sözlülerden isen tehdit ettiğin azabı başımıza getir" dediler.

English Sahih:

They said, "O Noah, you have disputed [i.e., opposed] us and been frequent in dispute of us. So bring us what you threaten us, if you should be of the truthful." ([11] Hud : 32)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Ya Nuh dediler, gerçekten de bizimle uğraşmadasın ve uğraşmanda ileri de gittin, gerçeklerdensen hadi, tehdit edip durduğun azaba uğrat bizi.