Skip to main content

اُولٰۤىِٕكَ لَمْ يَكُوْنُوْا مُعْجِزِيْنَ فِى الْاَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِّنْ دُوْنِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَاۤءَ ۘ يُضٰعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ ۗمَا كَانُوْا يَسْتَطِيْعُوْنَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوْا يُبْصِرُوْنَ  ( هود: ٢٠ )

Those
أُو۟لَٰٓئِكَ
onlar
not will be
لَمْ يَكُونُوا۟
değillerdir
(able to) escape
مُعْجِزِينَ
aciz bırakacak
in the earth
فِى ٱلْأَرْضِ
yeryüzünde
and not
وَمَا
yoktur
is for them
كَانَ لَهُم
onların
besides besides
مِّن دُونِ
başka
Allah
ٱللَّهِ
Allah'tan
any protectors
مِنْ أَوْلِيَآءَۘ
dostları
And will be doubled
يُضَٰعَفُ
kat kat artırılır
for them
لَهُمُ
onlar için
the punishment
ٱلْعَذَابُۚ
azab
Not they were
مَا كَانُوا۟
onlar
able
يَسْتَطِيعُونَ
güç yetiremezlerdi
(to) hear
ٱلسَّمْعَ
işitmeye
and not
وَمَا
ve
they used (to)
كَانُوا۟
onlar
see
يُبْصِرُونَ
göremezlerdi

ülâike lem yekûnû mü`cizîne fi-l'arḍi vemâ kâne lehüm min dûni-llâhi min evliyâ'. yüḍâ`afü lehümü-l`aẕâb. mâ kânû yesteṭî`ûne-ssem`a vemâ kânû yübṣirûn. (Hūd 11:20)

Diyanet Isleri:

Bunlar yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamazlar. Allah'dan başka kendilerini kurtaracak dostları da yoktur. Azab onlara kat kat verilir; işitemezler ve göremezlerdi.

English Sahih:

Those were not causing failure [to Allah] on earth, nor did they have besides Allah any protectors. For them the punishment will be multiplied. They were not able to hear, nor did they see. ([11] Hud : 20)

1 Abdulbaki Gölpınarlı

Onlar, ne yeryüzünde azaptan kaçıp kurtulabilirler, ne de Allah'tan başka bir yardımcıları vardır. Azapları da katkat arttırılır. Çünkü onların işitmeye tahammülleri yoktu, görmezlerdi de.